Yaşamın Her Günü

[Orjinal Fotoğraf]
Ä°PEKLÄ°MENDÄ°L.JPG

Yaşamın Her Günü


Annem ve babam ellinci evlilik yıldönümlerini kutlamak üzereydi.

Annem heyecanla seslendi, " Bana bir düzine beyaz gül almış!" Sesindeki heyecan baloya davet edilen bir genç kızın sesini andırıyordu. Hep ne denli mutlu olduğundan, kendisini ne denli iyi hissettiğinden ve ne kadar şanslı olduğundan söz ediyordu.

Bu yıldönümü annemle babamın hiç bilmediğim bir yönlerini ortaya çıkardı. Örneğin, her ikisinin de alyansının içinde bir şiirden bir dize yazılıymış: " Sana beyaz bir tomurcuk gül gönderiyorum." Bunu babam bir gün mutfaktayken bana söyledi. Annem ise, onu susturmak amacıyla, " Aman, John" dedi. Babam ise, " Aman, Claire."

Annem ve babamın aralarındaki ilişki hep böyle olmuştu: Çok özel. Çocukları olarak bizler hiçbir zaman aralarında bir tatsızlık olduğunu bilmezdik. Karşımızdaki bu iki insan daima bir ekipti.

Mutfakta olduğumuz o gün babama, " Şiirin tümünü anımsıyor musun, baba?" diye sordum ve alyansın içindekileri ışığa tutarak okumaya çalıştım. Bana baktı, derin bir nefes aldı ve İrlanda asıllı Amerikalı şair John Boyle O'Reilly'nin " Beyaz Gül" adlı şiirini okumaya başladı. Hiç teklemedi, sanki bu şiiri yarım yüzyıldır her gün prova etmişti.
" Kırmızı gül tutkuyla fısıldar,

Ve beyaz gül aşkı solur,

Kırmızı gül bir şahindir,

Beyaz gül ise bir güvercin."


diye başladı sözlerine.

Annem, "Aman, John!" dedi ve mutfaktan çıktı.
" Ben sana beyaz bir tomurcuk gül veriyorum,

Taze yapraklarının ucunda çiy taneleriyle,"


diye sürdürdü sözlerini, ayakta okurken şiirini.
" Çünkü en saf ve en güzel aşkın,

Dudaklarında tutkunun öpücüğü vardır."


Babam sustu. Gülümseyerek, " Güzel değil mi?" dedi. Annemi bulmak için mutfaktan çıktık. Onu kilerde bulduk, başını iki elinin arasına almıştı. " Anneciğim, çok güzeldi."

" Çok utandım." dedi.

Annem üniversitede öğrenciyken, flört etmeyi hep komik bulmuş, ama sonra babamı tanımıştı. Babam karşılaştığı en aklı başında erkekti.

Annemi çeken, evlilik kurumu değil, babam olmuştu. Sonra bize, evlenmek üzere kiliseye gittiği gün bir uçurumdan atlıyormuş duygusuna kapıldığını anlatmıştı.

Çocukken bile annemle babamın herkesten farklı olduklarını bilirdim. Babam, arkadaşlarıyla bowling oynamak yerine, annemle oturmayı yeğlerdi. Annemse, babam yanında olmadığı zaman, diğer kadınlar gibi kocasını çekiştirmezdi. Sadece, " Biliyor musunuz, o beni hiçbir zaman düş kırıklığına uğratmadı." derdi.

Evliliklerinin 50. yılını kutlamak amacıyla, kilisede nikâh tazelediler. 75 kadar dostları izledi onları kilisede. Babam yemin ederken, çok heyecanlandığı için durakladı. Annem yemin ederken ise çok tutkuluydu. Babamın gözlerinin içine bakarak sözlerini şöyle tamamladı, " ... yaşamımın her gününde."

Annem genellikle çok konuşmadı o gün, sadece " Bugün yaşamımın en mutlu günü" demekle yetindi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

" Bu tören benim ilk nikâh törenimden çok daha güzel oldu, çünkü her şeyin ne kadar güzel olduğunu zaten biliyorum, yaşadım." dedi.

 
Arkadaşına
Adınız E-mail Adresiniz Mesajınız   Arkadaşınızın Maili