|

Sakın Ellerimi Bırakma
!


Sakın Ellerimi Bırakma!
Ilık rüzgarla gelen bir müzik
sesiyle dalıverdim uzaklara; "Aşık olmak günahsa ben bir günahkarım,
pişman değilim tanrım…" diyordu yumuşak bir ses… bir sızı saplandı
ilk önce kalbime… sensizlik yüreğimi yakıyordu, sana hasrettim… sarı kurumuş
yapraklar arasında yürürken rüzgarın yüzüme vurmasıyla kokunu duydum sanki…
yalnızdım… mutsuzdum, sen yoktun… ebediyen gitmiştin…
Şimdi yanımda olsaydın kollarınla
beni sarar, yüzüme dağılan saçlarımı parmaklarınla düzeltirdin.. iki taraftan
kulaklarımın arkasına sıkıştırır, "Böyle daha güzel aşkım"derdin…
yüzüme düşen saçlarıma tuzlu gözyaşlarım karışıyor şimdi. "Sakın
ha ağlama, seni birgün bile ağlarken görmek istemiyorum" derdin bana…
şimdi bir yerlerden bakıyorsa gözlerin üzülüyorsundur… ama gözyaşlarıma
söz geçiremiyorum sevgilim... Hani biz sonsuza kadar mutlu olacaktık?
Hani birbirimizi terketmiyecektik? Neden beni tek başıma bırakıp gittin
aşkım.? Kaza haberin geldiğinde inanamadım… evimizden nasıl çıktığımı
bile hatırlamıyorum…
Hastanede seni öyle kanların içinde baygın bir şekilde görünce dünya başıma
yıkıldı… elini tuttum ve sen gözlerini açtın "Sakın ha! Sakın elimi
bırakma" dediğin zaman bile "Gözlerindeki ormanda yağmur yağmasın"
dedin… yanaklarımdan süzülen sicim gibi yaşlar yüzüne döküldüğünün farkında
bile değildim.. ameliyathanenin kapısına kadar elini hiç bırakmadım ve
mecburen elini ayırdılar benden… saatlerce o odada kaldın… çıktığın zaman
komadaydın… doktorlar ümitsizce gözlerime bakıyordu… seni odana götürdüler..
neydi, neden o makinaları vücuduna bağlamışlardı.? Sen yaşayacaktın..
beni bırakmayacaktın yemin etmiştin..yavaşça elimi elinin üzerine koydum..
hiç kıpırdamıyordun… günlerce başucunda bekledim… farkında bile değildin…
hep uyuyordun… yanında seni beklerken; geçirdiğimiz günler bir film şeridi
gibi gözlerimden geçti…
Beni kızdırmaların, sinirletmelerin ve ondan sonra gönlümü almak için
bütün evi ben yokken çiçek bahçesine çevirmen… doğumgünlerimizde birbirimize
aldığımız müzik kutuları… hani son doğumgününde sana mavi bir kazak almıştım
da hemen giyip mankenlik yapmıştın ya ve ben seninle dalga geçmiştim sen
de pastayı alıp yüzüme yapıştırmıştın ve sonra da bütün evi pastayla alt
üst etmiştik… ne kadar deliymişiz, ne kadar aşıkmışız… mavi kazağını son
gördüğümde kanlar içindeydi.. kaza günü onu giyiyormuşsun meğer… çok sinirlettin
beni, nasıl çıkacak şimdi kazaktaki kan lekeleri? Olmadı şimdi, iyileşir
iyileşmez kazağını sen yıkayacaksın.. onu sana ben aldım atmak olmaz ki…
Hala uyanmadın… bir hafta geçti hiç bir kıpırtı yok…doktorların biri gidiyor
biri geliyor.. söyledikleri hiçbirşeyi artık anlamıyorum.. bu arada o
yağmurlu gün geldi aklıma.. bisikletlerle yarış yaptığımız o gün.. hani
ani bir yağmur başlamıştı da eve zor yetişmiştik.. balkonda durup yağmuru
izlerken bir gün bebeğimiz olursa ismini Yağmur koyalım demiştik… bizim
yağmurumuz yaz yağmuru olsun demiştik… Ve bir gün daha geçti işte, yanında
sen o yatakta hareketsiz yatarken bir gün daha geçti… elim elinde.. ve
başım yatağın yanında, kendimden geçmişim.. ve aniden elin elimde kıpırdadı..
aniden kırmızı, şiş gözlerimi sana çevirdim… ve gözlerini açtın… o halinle
bile gülümsüyordun bana…
Dudaklarına küçücük bir öpücük kondururken sessizce gözlerimden yine bilinçsizce
tuzlu gözyaşlarım dudaklarına düştü… kızar gibi yine baktın bana… "Tamam"
dedim "Ağlamıyacağım…" Gözlerime baktın buğulu… hiç beklemediğim
bir anda dudakların kıpırdamaya başladı "Affet beni" dedin,
"Birbirimizi terketmiyecektik, hala daha da seni terketmedim ama…."
dedin ve gerisini duymak bile istemiyordum, parmaklarımla dudaklarını
kapattım, "Konuşma, yorulma, sonra konuşuruz" dedim ama başınla
"Şimdi" dercesine işaret ettin… "Şehre inmiştim, yıldönümümüz
için beğendiğin tek taşlı pırlanta yüzüğü alacaktım, aldım da… yanında
25 tane gül vardı, arabanın torpido gözünde yüzüğün, koltukta da güllerin
vardı" dedin… ve devam ettin "Hayatımda geçirdiğim en güzel
yılları seninle paylaştım, gözlerim, kalbim hep yanında olacak, arabadan
emanetlerini almayı unutma" dedin bana…
Gözlerimdeki yaşları artık durduramıyordum… "Bir dahaki sonbahara
yürüdüğümüz yolda yanlız yürüyeceksin ve çok güçlü olacaksın, beni affet
aşkım seni bensiz bırakıyorum, seni canımdan çok seviyorum, son bir öpücük
ver bana" dedin ve bir elim elinde bir elimle alnını okşarken istediğini
yaptım dudakların sıcaktı ve aniden makineden ince bir ses geldi, elin
elimden kopuverdi…. Gözlerin yavaşca kapandı…. Doktorlar koşup geldiler…
öylece orda kalıverdim hareketsiz kaldım, donmuştum, sen yoktun artık…
doktorlar seni götürdüler… artık sen yoktun, yanlızdım.. Ve şimdi sensiz
geçen ilk sonbahardayım… yürüdüğümüz yolda kurumuş yaprakların arasında
tek başınayım. Arabadan bana getirdikleri emanetlerimin biri evde diğeri
parmağımda… yüzüğünü yaşadığımı sürece parmağımdan, güllerini yatağımın
yanından hiç ayırmayacağım… mavi kazağını yıkadım, temizledim… yastığının
üzerinde duruyor.. Hazan mevisimi, hüzün mevsimi… aşk mevisimi.. ayrılık
mevsimi…
Kulağımda bana söylediğin şarkıyla yürüyorum tek başıma söz verdiğimiz
gibi sarı yapraklı yolda.... "SANA RÜYA DİYEMEM, SENDEN UYANAMAM
Kİ NEREDE OLURSAN OL, SENİNLEYİM BEN SANKİ BULUTLU GÜNEŞİMSİN, SEVGİLİMSİN
BENİMSİN YAZ YAĞMURUM, KIŞ GÜLÜM, NEŞEMSİN KEDERİMSİN SENİNLE DOLU DÜNYAM,
GÜNDÜZÜM GECEM SENSİN ÖLSEMDE AYRILAMAM, BENLİĞİM RUHUM SENSİN..."
Biliyorum her an her saniye benimlesin, beni izliyorsun. İyi ki şarkılar
var ve şiirler. Sen sözünü tutmadın, beni bırakıp gittin. Ben de tutamıyorum
ve dışıma değilse de içime hiç durmadan ağlıyorum. Belki birgün aşkım...
Bu yağmurlar diner ve biz yine birlikte oluruz hiç ayrılmamacasına. "HER
YERDE HATIRAN VAR, HERŞEY SENİNLE DOLU HERŞEYDE SENİN İZİN, BU YOL AŞKININ
YOLU ALAMAZ BİN SEVGİLİ KALBİMDEKİ YERİNİ SANKİ İÇİMDE AÇAR BU SARMAŞIK
GÜLLERİ....
" İyi ki şarkılar var...
|
|